Ceza Hukuku

Eziyet Suçu (TCK m.96)

Türk Dil Kurumuna göre eziyet zulüm, güçlük anlamına gelmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. maddesine göre; “Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani yahut haysiyet kırıcı ceza veya muameleye tâbi tutulamaz. ”Sözleşmenin 3. Maddesinde işkence, zalimce, insanlık dışı yahut onur kırıcı muamele mutlak ifadelerle yasaklanmaktadır. Sözleşmenin 3. maddesi, kişileri sadece işkence kapsamında resmi görevlilere karşı değil, tüm insanlardan korumaktadır.

Türk Ceza Kanununun 96. maddesinin birinci fıkrasında bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak fiillerin gerçekleştirilmesi yasaklanmış; birinci fıkrada suçun basit hali, ikinci fıkrada ise daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri düzenlenmiştir.

Eziyet Madde 96-

(1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı, İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Eziyet suçunun Türk Ceza Kanunu kapsamında düzenlenmesiyle, kişinin onur kırıcı her türlü muameleye uğramama hakkı koruma altına alınmıştır. Yani korunan hukuki değer; kişinin onuru, vücut bütünlüğü, ruh sağlığı, iç huzurudur.

I.       Suçun Unsurları

1.      Maddi Unsurlar

a.       Fiil

Türk Ceza Kanununun 96. maddesinde eziyet suçunun fiili “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştirmek” biçiminde açıklanmış ancak bu davranışlar tek tek sayılmamıştır. Bu nedenle, eziyet suçu serbest hareketli bir suçtur.

Eziyet suçu ile işkence suçu, fiil unsuru yönünden benzerlik göstermektedir. Ancak eziyet suçu bakımından, işkence suçunda öngörülen algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine yol açacak fiil söz konusu değildir.

Eziyet suçunun oluşabilmesi için eziyet oluşturan fiillerin sistematik bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Eziyet suçu, salt hareket suçu şeklindedir. Suçun oluşması için hareketin gerçekleştirilmesi yeterlidir, neticenin meydana gelmesi aranmaz.

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ 2018/7210 Esas, 2018/7245 Karar, 21.06.2018 Tarih.

Sistematik olarak ve belli bir süreç içinde kasten yaralama, hakaret, tehdit ve

cinsel taciz niteliği taşıyan, insan onuruyla bağdaşmayan, mağdurun bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine ve aşağılanmasına yol açan davranışların eziyet suçunu oluşturacağı cihetle oluşa ve dosya kapsamına göre sanığın eşi olan mağdurun, ellerini, ayaklarını ve ağzını koli bandı ile bantlayıp kolunda sigara söndürmek, ağzında bulunan bandı nefessiz kalana ve bayılmasına yakın bir ana kadar çıkartmamak eylemlerinin bedensel ve ruhsal yönden acı çekmesine yol açan ve insan onuruyla bağdaşmayan nitelikte olması sebebiyle eziyet olarak kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ 2014/1709 Esas, 2014/19386 Karar, 10.09.2014 Tarih

Sistematik olarak ve belli bir süreç içinde kasten yaralama, hakaret, tehdit ve cinsel taciz niteliği taşıyan, insan onuruyla bağdaşmayan, mağdurun bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine ve aşağılanmasına yol açan davranışların eziyet suçunu oluşturacağı cihetle, sanığın katılan A. S.’ya yönelik tehdit eyleminin gerçekleştirdiği anlaşılan kasten yaralama eylemleriyle birlikte bütün halinde eziyet suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde tehdit suçundan da ayrıca cezalandırılmasına karar verilmesi,

YARGITAY8. CEZA DAİRESİ2013/6726 Esas, 2014/1003 Karar,

16.01.2014 Tarih

Somut olayda, sanıklar ile şikayetçilerin aynı cezaevinde birlikte kaldıkları, koğuş temsilcisi olan sanık A.Ç. ile onunla birlikte hareket eden sanıklar S.K. ve M.T.’ın kaldıkları kurumun tüzük ve yönetmeliklerinin dışında hareket ederek aynı koğuşta kalmakta olan diğer şikayetçi ve mağdurlara baskı kurup kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeye zorladıkları ve sabahları herkesin 11.30’a kadar yatmalarını isteyerek koğuşta kalanların sabah kahvaltısında dağıtılan çorbaları almalarını engelledikleri, yine almalarına izin verdikleri diğer kahvaltılıkları da gürültü olmamasını ileri sürerek öğle vaktine kadar yemelerine izin vermedikleri, koğuşta eli belinde ve cebinde gezmeyi, tesbih çekmeyi, bacak bacak üstüne atmayı, yüksek sesle konuşmayı yasakladıkları, sözlü ve fiili şiddet uygulayarak kurallara uymayanları kaldıkları bu koğuştan atacaklarını beyan ederek baskı altına aldıkları ve bir kısım şikayetçileri dövdükleri, mağdurlardan O.Ç.’i soyup hortum tutup fırça ile yıkamak ve değişik zamanlarda bir çok defa dövmek suretiyle eziyet edip kasten yaralama eyleminde bulundukları, dövdükleri mağdurlardan Yılmaz’ın doktora gitmesini de engelledikleri, dövdükleri mağdurların vücutlarında oluşan yara berelere morarmasın diye buz ve ekmek içi koydukları, şiddet uyguladıkları bu şahıslara sorulması durumunda “kapıya çarptım” gibi beyanlarda bulunmalarını tembihleyerek şikayet etmelerini de engelledikleri, bu itibarla sanıkların süreklilik gösteren eylemlerinin bir bütün halinde eziyet suçunu oluşturduğu gözetilmeden, atılı suçtan cezalandırılmaları yerine yazılı gerekçe ile beraat kararı verilmesi,

b.      Fail

Bu suçun faili, herkes olabilir. Eziyet suçu, işkence suçundan fail bakımından da farklılık göstermektedir. İşkence suçu, özgü suç niteliğinde olduğundan sadece kamu görevlisi tarafından

Bu bakımdan eziyet suçu, kamu görevlileri veya kamu görevlileri dışındaki herhangi bir kimse tarafından işlenebilir, eziyet suçu ise özgü suç olmayıp herkes tarafından işlenebilecektir. Kamu görevlisinin görevi dışında gerçekleştirdiği onur kırıcı davranışlar işkence suçu değil, eziyet suçu kapsamında değerlendirilmelidir.

c.       Mağdur

Eziyet suçunun mağduru herhangi bir kimse olabilir.

Suçun mağdurunun, çocuk, kendisini savunamayacak durumda bulunan kişi, hamile kadın olması veya failin üstsoyu, altsoyu, ya da eşi olması durumunda, eziyet suçunun nitelikli hali oluşur. Bu durumda fail suçun basit haline göre daha ağır cezalandırılmaktadır.

d.      Suçun Konusu

Suçun konusu, eziyet suçunun mağduru olan kişinin vücudu, ruh ve beden sağlığı ve onurudur.Eziyet suçunun mağdurun bedensel ve ruhsal bütünlüğüne etkileri itibariyle zarar suçu olduğu belirtilmelidir.

e.       Suçun Nitelikli Halleri

Eziyet suçunun belli gruplara karşı işlenmesi, suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiş olup fail bu durumlarda daha fazla cezayla cezalandırılmaktadır.

  • Suçun Çocuğa, Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye ya da Gebe Kadına Karşı İşlenmesi (TCK m.96/2-a): Çocuğun ve maddede sayılan söz konusu kişilerin daha fazla korunması gerektiği düşüncesiyle, suçun bu kişilere karşı işlenmesinitelikli haller kapsamında değerlendirilmiştir.Çocuklar yaşları sebebiyle eziyet oluşturan hareketleri algılamayabilmekte,güçsüz olmaları sebebiyle bu fiilleri defedememektedirler. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için mağdurun 18 yaşından küçük olması yeterlidir.

YARGITAY8. CEZA DAİRESİ2011/3608 Esas,2012/20031 Karar, 18.06.2012 Tarih

Sanıkların muhtelif zamanlarda şikayetçiA.’in 13 aylık kendi çocuğu olan mağdurun vücudunda sigara söndürmek, ısırmak ve olay günü de arabada saatlerce tek başına aç susuz bırakıp bakımını da yapmadan, dövüp kolunu kırmak suretiyle süreklilik gösteren eylemlerinin, eziyet suçunu oluşturduğu, ancak; işkence suçunda netice sebebiyle ağırlaşmış halleri düzenleyen TCK’nın 95. maddesine benzer bir düzenlemenin eziyet suçunda yer almayıp TCK’nın 96. maddesinin 2. fıkrasında nitelikli hallerin belirtilmiş bulunması karşısında, sonuçta meydana gelen yaraların niteliği gözetilerek TCK’nın 44. maddesi uyarınca sanıkların eylemlerinin bir bütün halinde TCK’nın 96/2-a maddesinde yaptırıma bağlanan eziyet suçunu oluşturacağı ve yaraların ağırlığı nedeniyle TCK’nın 3. maddesinde yer alan orantılılık ilkesi ile 61. maddesinde yazılı ölçütler gözetilerek asgari haddin üzerinde ceza tayini gerektiği gözetilmeden, ayrıca yaralama suçundan da ceza tayini hukuka aykırıdır

Beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişilere örnek olarak mağdurun ağır hasta olması verilebilir. Mağdurun beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olduğu alanında uzman bir hekimin raporuyla ortaya konulmalıdır.

Eziyet suçunun gebe kadına karşı işlenmesinin nitelikli hal sayılmasının nedeni, kadının yanında bebeğin de hayatının tehlikeye atılmasıdır. Bu nitelikli halin uygulanması hususunda önemli olan kadının gebe olduğunun fail tarafından bilinmesi gerektiğidir.

  • Üstsoy veya Altsoya, Babalık veya Analığa ya da Eşe Karşı İşlenmesi (TCK m.96/2-b): Eziyet suçunun, üstsoy veya altsoya, ya da eşe karşı işlenmesi halinde, fail daha ağır cezalar üzerinden cezalandırılır.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi  için, fail ile mağdur arasında maddede sayılan düzeyde bağın suç tarihinde bulunması gerekmektedir.

YARGITAY8. CEZA DAİRESİ2010/13752 Esas, 2012/16763 Karar, 16.05.2012 Tarih.

Mahkemece gerekçeleri gösterilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiğinden, tebliğnamede yer alan bozma düşüncesine iştirak edilmemiş; sanığın geçimsizlik nedeniyle ayrı yaşadığı eşine hakaret ve tehdit edip birden fazla yaralama eylemlerigerçekleştirdiği anlaşılmakla, eyleminin TCK.nun 96/2-b. madde ve fıkrasında tanımlanan suçu oluşturduğu gözetilmeden,

2.      Manevi Unsur

Eziyet suçu genel kastla işlenir. Fail, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir.

 Failin belirli saiklerle hareket etmesi suçun vücut bulması bakımından aranmaz.

3.      Hukuka Aykırılık Unsuru

Eziyet teşkil eden davranışlar, insan onuruyla bağdaşmaz nitelikte olduğu için, bu suçta mağdurun rızası bir hukuka uygunluk nedeni teşkil etmez.

Eziyet suçunda davranışların sistematik biçimde gerçekleşmesi söz konusu olduğundan, meşru savunma, kanun hükmünü yerine getirme gibi ilgilinim rızası hukuka uygunluk nedenlerinin de somut olayda uygulanması mümkün değildir.

II.      Suçun Özel Görünüş Şekilleri

1.      Teşebbüs

Eziyet suçuna teşebbüsün mümkün olup olmadığı öğretide tartışmalıdır. Fail, eziyet suçu teşkil eden hareketlere başladıktan sonra engel bir durumun ortaya çıkması nedeniyle icra hareketlerini tamamlayamazsa, teşebbüsün söz konusu olabileceği ileri sürüldüğü gibi, bu suça teşebbüsün mümkün olmadığı da ileri sürülmektedir.

Failin kastının suçun tüm unsurlarını kapsaması gerekir. Dolayısıyla eziyet suçunda sistematik olma, süreklilik, suçun unsuru olarak kabul edildiğinde failin kastının bunları da kapsaması gerekir; fail, bilerek ve isteyerek belli bir süreçte sistematik olarak, süreklilik arz edecek şekilde hareket etmelidir.

2.      İştirak

Eziyet suçu, özgü suç niteliğinde olmadığından iştirak bakımından özellik arz etmez.

Bu suça azmettirme mümkün olduğu gibi yardım etme de mümkündür..

Farklı kişilerce yapılan birden çok aynı zamanlı birden fazla hareket, bir arada değerlendirildiğinde sistematik olma unsurunu gerçekleştirmekteyse her biri fail niteliğindedir.

3.      İçtima

Eziyet kapsamında işlenen kasten yaralama, hakaret, cinsel taciz niteliğindeki eylemler ayrıca cezalandırılmaz. Bu eylemler zaten eziyet suçunun unsurudur.

Eziyet suçunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Aralarında bir bütünlük teşkil eden birden fazla hareket, sistematik şekilde işlenirse tek bir eziyet suçundan söz edilecektir.

III.     Soruşturma Usulü ve Yaptırım

Eziyet suçunu işleyen kişi Türk Ceza Kanununun 96. Maddesinin 1. Fıkrasına göre iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suçun nitelikli halini işleyen kişi hakkında ise üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Eziyet suçu resen soruşturulur ve kovuşturulur. Bu suçun gerek basit ve nitelikli haline bakmakla görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu