Aile Hukuku

Evlenmenin Butlanı Nedir?

Evlenmenin Butlanı

Evlenmenin butlanında, şeklen meydana gelmiş bir evliliğin bazı sakatlıklar sebebiyle sakatlanmasından bahsedilir. Bu evlilikte evlenme akdinin kurucu unsurları yerinde olmasına rağmen kanunun eşlerde ya da eşlerin iradelerinde aradığı şartlardan bazıları gerçekleşmemiştir. Evlenmenin butlanından söz etsek dahi evlilik iptal edilinceye kadar tüm hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır.

TMK madde 156: “Batıl bir evlilik ancak hâkimin kararıyla sona erer. Mutlak butlan hâlinde bile evlenme, hâkimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğurur.”

Mutlak ve Nispi Butlan Ayrımı

Türk Medeni Kanun’da da görüleceği üzere evlenmenin butlanı da mutlak ve nispi olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu iki tür butlan arasında birtakım farklılıklar olsa da her ikisinin sonucu da aynı yani evliliğin sona erdirilmesidir.

Sebepleri Bakımından: Mutlak butlanda sebep kamu yararı olmasına rağmen nispi butlanda sebep ilgililerin özel menfaatidir.

Davacıları Bakımından: Mutlak butlanda korunan kamu yararı ve kamu düzeni olduğundan sebeple mutlak butlan davasını sadece eşler tarafından değil, Cumhuriyet savcısı ya da ilgililer tarafından da ileri sürülebilir ve butlan davası açılabilir. Fakat nispi butlan davası açma hakkı sadece eşlere ve yasal temsilcilere aittir.

Süresi Bakımından: Mutlak Butlan kamu düzeniyle alakalı olduğu için her daim ileri sürülebilecekse de nispi butlan bakımından altı aylık ve beş yıllık hak düşümü sürelerinden bahsederiz.

A.Mutlak Butlan Sebepleri

Mutlak butlan sebepleri Türk Medeni Kanun’un 145. Maddesinde sınırlı şekilde sayılmış olup şu şekildedir;

“Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır:

1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,

2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,

3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,

4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması”

İşbu madde metni dışındaki sebeplere dayanılarak mutlak butlan davası açılamaz.

1.Mevcut Evlilik

İkinci defa evlenebilmek için birinci evliliğin yasal sınırlar içerisinde tamamen ortadan kalkması gerekir. Eşlerden birinin evlenmenin yapıldığı esnada zaten evli olması durumunda ikinci evlilik mutlak butlanla sakat olacaktır.

Türk Medeni Kanunun 130. Maddesi bu durumun önüne geçmek için ispat şartı aramıştır; “Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu ispat etmek zorundadır”

Örneğin; birinci evliliğin bitme nedeni eşin ölüm karinesine sahip olması ise ve ilerleyen zamanda eski eş sağ olarak geri dönmüş ise ikinci evlilik mutlak butlanla sakattır.

Bunların yanı sıra Türk Medeni Kanunda iyiniyetli ikinci evlenmedeki eşi koruyan tek hüküm madde 147/3’de şu şekilde düzenlenmiştir;

“Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez.”

Örneğin; ilk evlilik boşanma sebebiyle bitmiş olmasına rağmen boşanma kararı kesinleşmeden ikinci bir evlilik meydana gelirse bu evlilik mutlak butlanla sakattır. Fakat buna ilişkin butlan kararı verilmeden önce boşanma kararı kesinleşirse ve ikinci evlilikteki diğer eş iyiniyetli ise butlan ileri sürülemeyecektir.

YARGITAY2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2012/7628 Karar Numarası: 2013/7832 Karar Tarihi: 21.03.2013

“Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve bu ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez (TMK. md. 147/3). Müteveffa M. U., davacı ile evliyken 5.12.2002 tarihinde Danimarka’da davalı ile evlenmiş, 5.3.2009 tarihinde ölmüştür. İlk evlilik ölümle sona erdiğine göre, bu halde butlan kararı verilmesi ikinci evlenmedeki davalı eşin kötü niyetli olduğunun kanıtlanması halinde mümkün olacak, bu eş iyi niyetli ise butlan kararı verilemeyecektir.

M. U.’nun 1995 yılında Türk vatandaşlığından izinle çıktığı ve Danimarka vatandaşlığına geçtiği, daha sonra 1996 yılında yeniden Türk vatandaşlığına alındığı, bu tarihten sonra hem Danimarka hem de Türk vatandaşı olduğu, Danimarka’da 21.06.2001 tarihinde kesinleşen kararla davacıdan o ülke yasalarına göre boşandığı, bundan sonra davalı ile 5.12.2002 tarihinde o ülkede evlendiği anlaşılmaktadır. Davacı ile M. U.’nun boşanmalarına ilişkin Danimarka makamlarınca verilen kararın Türkiye’de tanınması için dava açıldığı, bu davanın reddedildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği görülmektedir. Ölen M. U.’nun davalı ile evlendiğinde R. ile olan ilk evliliğinin boşanma kararı ile sona ermesine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmadığını biliyor olmasının önemi yoktur. Bunu davalının bilip bilmediği dava açısından önem taşımaktadır. Öyleyse davalının iyi niyetli olup olmadığı toplanan deliller çerçevesinde değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.”

2.Ayırt Etme Gücünden Sürekli Yoksunluk

Eşlerde ayırt etme gücünün bulunması evliliğin maddi şartlarının başında gelir. Bu şart Türk Medeni Kanunumuzun 125. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir; “Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez”

Ayırt etme gücünün tanımı ise yine Türk Medeni Kanunu madde 13’te şu şekilde yapılmıştır; “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.”

Mutlak butlana neden olan ayırt etme gücünün sürekli olarak ortadan kalkmasının sebebinin önemi yoktur.

Mutlak butlan davası diğer durumlarda Cumhuriyet Savcısı ya da ilgililerce de açılabilmekte olup ayırt etme gücünün yokluğu butlan sebebi ise ve daha sonradan ayırt etme gücü kazanıldıysa bu durum farklılık göstermektedir. Türk Medeni Kanun’unun 147/2. Maddesi uyarınca ayırt etme gücünün sonradan kazanılması durumunda mutlak butlan davasını açmaya yetkili tek kişi ayırt etme gücünü sonradan kazanan eştir. Böyle bir durum gerçekleştiğinde artık mutlak butlandan değil nispi butlandan bahsetmek daha doğru olacaktır. Bu sebeple ayırt etme gücünü sonradan kazanan eş, TMK madde 152 uyarınca ayırt etme gücünü kazandığı tarihten başlayarak altı ay ve herhâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmeden iptal davası açmalıdır. Açılmadığı takdirde ayırt etme gücünü kazanan eş evliliğin hükümsüz olduğunu ileri süremeyecektir.

3.Yasak Derecede Hısımlık 

Yasak derecede hısımlık Türk Medeni Kanunumuzun 129. Maddesinde düzenlenmiş olup işbu madde uyarınca şu kişiler arasındaki evlilik mutlak butlanla sakat olacaktır;

  • Üstsoy ile altsoy arasında
  • Kardeşler arasında
  • Amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenler arasında
  • Kayın hısımlığını doğuran evlilik bitmişse dahi, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında
  • Evlât edinen ile evlâtlığın arasında
  • Evlatlık ya da evlat edinen ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında

4.      Evlenmeye Engel Nitelikte Akıl Hastalığı

Tüm akıl hastalıkları mutlak butlan sebebi olmasa da bazı akıl hastalarının evlenmesi kamu düzeni açısından birtakım problemlere sebep olacaktır. Bu sebeple akıl hastalığı bulunan kişi evlenmeden önce “evlenmesinde tıbbi sakınca bulunmadığı” üzerine resmi sağlık kurulu raporu almalıdır. Buna rağmen evlenmeye engel nitelikte bir akıl hastalığı bulunan kişi evlenirse işbu evlilik mutlak butlan ile sakat olacaktır.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Melike ERGÜN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu