Genel

Davanın Islahı

Islah, tarafların usule ilişkin beyan ve işlemlerini düzeltmelerine olanak tanıyan, davanın esasına etkili olabilecek şekil ve içerik hatalarının giderilmesini amaçlayan önemli bir kurumdur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 176-182 hükümlerinde düzenlenmiş olan ıslah, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına ve adil yargılanma hakkının etkin biçimde kullanılmasına hizmet eder.

Islah, usul işlemlerinin tamamlayıcısı niteliğinde olup, tarafların iradelerine bağlı olarak kullanılabilen bir yetkidir. Taraflardan biri, yapmış olduğu usule ilişkin işlemin yanlış olduğunu fark ettiğinde ve bu yanlışlığın hükme esas olacak şekilde davanın akışını etkilemesi söz konusuysa, bu işlemi düzeltmek için ıslah yoluna başvurabilir.

Islah, hem davacının hem de davalının başvurabileceği bir imkân olup, tek taraflı irade beyanı ile gerçekleştirilir ve karşı tarafın açık rızasına gerek bulunmaz. Ancak, ıslahın amacına ve yargılama sistemine uygun biçimde kullanılmaması hâlinde kötü niyetli davranış söz konusu olabilir ki, bu durum ayrıca yaptırımlara konu olabilir.

Islahın Konusu

Islahın konusu, tarafların usul işlemleri ile sınırlıdır. HMK m. 176 uyarınca, taraflar yapmış oldukları usule ilişkin beyan veya işlemleri tamamen veya kısmen ıslah edebilir.

Bu kapsamda ıslah yoluyla düzeltilebilecek ve düzeltilemeyecek işlemler ayrıntılı şekilde sınıflandırılmıştır:

Islah Yoluyla Yapılabilecek İşlemler

Islah, aşağıdaki işlemler bakımından kullanılabilir:

  • Dava dilekçesinde yapılan maddi hataların düzeltilmesi (örneğin talep miktarının değiştirilmesi),
  • Talep sonucunun (neticenin) artırılması veya azaltılması,
  • Delillerin eklenmesi veya çıkarılması,
  • İddiaların genişletilmesi,
  • Savunma çerçevesinin yeniden belirlenmesi,
  • Dava türünün değiştirilmesi (örn. tespit davasından eda davasına geçiş gibi),
  • Karşı dava dilekçesindeki eksikliklerin giderilmesi,
  • Cevap veya ikinci cevap dilekçesindeki beyanların düzeltilmesi.

Yargıtay uygulamasına göre, usulü eksikliklerin tamamlanması veya talep edilen miktarın artırılması genellikle ıslahın geçerli konularındandır. Ancak, bu işlemler yargılamanın geldiği aşamaya göre sınırlanabilir.

Islahla Yapılması Sayılamayacak İşlemler

Aşağıdaki işlemler ıslah yoluyla yapılamaz:

  • Hukuki yararın bulunmadığı hâllerde ıslah,
  • Yargılamayı uzatma amacı taşıyan keyfî değişiklikler,
  • Yargılamanın geldiği aşamada hâkimin karar vermeye hazır olduğu bir anda yapılan ıslahlar,
  • Taraf sıfatı değiştirme (örneğin davacı yerine başka bir kişiyi getirmek),
  • Davanın tamamen geri alınması,
  • Karşı tarafın açık rızası olmaksızın ileri sürülemeyecek hususlarda tek taraflı ıslah.

Islahın usul ekonomisi ilkesine aykırı kullanımı, mahkeme tarafından kötü niyetli olarak değerlendirilerek reddedilebilir.

Islah Yoluyla Yapılamayacak İşlemler

Islah, yalnızca tarafların yapmış oldukları usul işlemleri için geçerlidir. Dolayısıyla;

  • Mahkemenin yaptığı işlemler (örneğin tensip zaptı, ön inceleme kararları vb.),
  • Yargılamayı yönlendiren ara kararlar,
  • Tanık beyanları gibi delil niteliğindeki işlemler,
  • Taraf dışı üçüncü kişilere ait beyanlar veya raporlar,

ıslah yoluyla düzeltilemez. Bu işlemler bakımından itiraz veya istinaf gibi kanun yollarına başvurulması gerekir.

Islah Yoluna Başvurulmasına Gerek Olmayan Durumlar

Bazı usul işlemleri, zaten kanunen taraflara tanınan serbestî çerçevesinde düzeltilebilir olduğundan, bu durumlarda ıslah yapılmasına gerek kalmaz:

  • İddia veya savunmanın genişletilmesi yasağının henüz doğmadığı aşamada yapılan değişiklikler,
  • Karşı tarafın açık rızasıyla yapılan değişiklikler,
  • İlk itirazın yargılamanın başında geri alınması,
  • Yargılamanın başında yapılan basit maddi hata düzeltmeleri.

Bu gibi durumlarda ıslah kurumu işletilmeksizin doğrudan işlem yapılması mümkündür.

Koşullar

Islahın geçerli ve etkili olabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. HMK m. 176 ve devamı hükümleri bu şartları çerçevelemiştir. Aksi hâlde yapılan ıslah geçersiz sayılır ve hükme esas alınamaz. Koşulları aşağıda detaylı biçimde inceleyebiliriz:

Yargılama Devam Ediyor Olmalıdır

Islah, yalnızca yargılama devam ederken mümkündür. Hüküm kesinleştikten sonra artık ıslah yoluna başvurulamaz. Hükmün verildiği (karar duruşması) andan itibaren yargılama sona erdiğinden, bu andan sonra sunulan bir ıslah dilekçesi yok hükmündedir.

Yargıtay kararlarına göre, hükümden sonra yapılan ıslah dikkate alınamaz ve mahkemece reddedilmelidir.

Islah Süresinde Yapılmalıdır

HMK m. 176’ya göre, taraflar davada yalnızca bir kez ıslah yapabilir. Bu ıslahın da en geç hüküm verilinceye kadar gerçekleştirilmesi gerekir. Dolayısıyla:

  • Aynı taraf ikinci kez ıslah yapamaz,
  • Ancak karşı taraf daha önce ıslah yapmamışsa o hâlâ ıslah hakkını kullanabilir.

Islah hakkı kötüye kullanılamaz ve yargılamayı uzatma amacı güdüyorsa mahkemece dikkate alınmaz.

Islah Açık ve Tereddütsüz Olmalıdır

Islah dilekçesi veya beyanı, tarafın hangi usul işlemini düzeltmek istediğini açık ve tereddütsüz biçimde ortaya koymalıdır. Muğlak ve anlaşılmaz ifadeler ıslahın geçerliliğini ortadan kaldırabilir. Örneğin, “Talebimi düzeltiyorum” gibi genel bir ifade yerine,
“Dava dilekçesindeki tazminat miktarını 100.000 TL’den 150.000 TL’ye çıkarıyorum” şeklinde belirli bir açıklama gereklidir.

Islah Usule Uygun Şekilde Yapılmalıdır

Islahın dilekçeyle veya durulmadaki sözlü beyanla yapılması mümkündür. Ancak hangi yöntem seçilirse seçilsin, beyanın zapta geçirilmesi ve diğer tarafa bildirilmesi zorunludur.
Ayrıca:

  • Dilekçeyle yapılacak ıslahın mahkemeye sunulması,
  • Sözlü beyanla yapılacaksa duruşma tutanağına geçirilmesi gerekir.

Islah edilen dilekçeyle birlikte yeni harç doğuyorsa, bu harç da ödenmelidir. Aksi hâlde ıslah eksik sayılır.

Türleri

Islahın, tarafların yargılamaya etkide bulunma biçimine göre iki temel türü vardır: Tamamen ıslah ve kısmen ıslah. Her iki tür de HMK m. 176 vd. kapsamında değerlendirilmektedir ve usule uygun şekilde yapıldığında hükme esas alınır.

Davanın Tamamen Islahı

Tam ıslah, tarafın başından itibaren yaptığı tüm usul işlemlerini değiştirmesi anlamına gelir. Davacı açısından bu genellikle dava dilekçesinin tümünün yenilenmesi, davalı açısından ise cevap dilekçesinin baştan sona yeniden sunulması şeklinde ortaya çıkar.

Örneğin davacı, daha önce maddi tazminat talebiyle açtığı bir davada, ıslah yoluyla hem tazminat miktarını artırıyor hem de tazminatın hesaplanma yöntemini baştan değiştiriyorsa, bu bir tam ıslah örneğidir. Ancak dikkat edilmesi gerekir ki tam ıslah yapılması hâlinde, ıslah edilen dilekçedeki tüm hususlar, önceki dilekçenin yerine geçer. Mahkeme kararını yalnızca ıslah edilmiş metin üzerinden verir.

Davanın Kısmen Islahı

Kısmi ıslah, tarafın yalnızca belli bir usul işlemini veya beyanını değiştirmesidir. Bu durumda önceki dilekçenin tümü değil, yalnızca değiştirilen kısmı yeni halini alır; diğer bölümler geçerliliğini korur. Örneğin davacı, dava dilekçesinde talep ettiği 50.000 TL’lik tazminatın yalnızca 10.000 TL’sini artırarak 60.000 TL’ye çıkarırsa, bu bir kısmi ıslah olur.Mahkeme, ıslah edilen kısım ile önceki beyanları birlikte değerlendirerek karar verir.

Tam ve kısmi ıslahın ortak özellikleri:

  • Her ikisi de tek taraflı işlemdir.
  • Mahkemeye sunulmaları ve karşı tarafa tebliğ edilmeleri gerekir.
  • Yeni bir harç doğurabilirler.
  • Yalnızca bir kez kullanılabilirler (HMK m. 176/1).

Kötü Niyetli Islah

Islah kurumu, adil yargılanma hakkı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla taraflara tanınan önemli bir usul hakkıdır. Ancak bu hakkın sınırları vardır. Hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak, sadece karşı tarafı zor durumda bırakmak veya yargılamayı gereksiz yere uzatmak amacıyla kullanılması hâlinde bu kullanım “kötü niyetli ıslah” olarak nitelendirilir.

Kötü Niyetin Göstergeleri

Kötü niyetli ıslahı belirlemek için bazı ölçütler vardır. Uygulamada mahkemeler şu durumlarda kötü niyet tespiti yapabilir:

  • Yargılamanın sonuna yaklaşılmışken yapılan ve sadece usulü uzatmaya yönelik olan ıslahlar,
  • Hâkimin karar vermeye hazır olduğunu beyan ettiği duruşmadan hemen önce yapılan ıslahlar,
  • Davayı bilinçli olarak eksik açıp, daha sonra ısrarla aşamalı ıslah yoluyla talepleri artırma yoluna gitmek,
  • Karşı tarafın savunma hakkını zedeleyecek biçimde, sürpriz niteliğinde yapılan ıslahlar,
  • Aynı konuda daha önce ıslah yapıldığı hâlde yeniden yapılmaya çalışılması.

Bu gibi hallerde, mahkeme ıslahı dikkate almayabilir veya kötü niyetli olduğuna kanaat getirerek yargılama giderleri ve vekâlet ücreti bakımından cezai sonuçlar doğurabilir.

Yargısal Denetim ve Yaptırım

Kötü niyetli ıslah hâlinde mahkeme:

  • Islah talebini reddedebilir,
  • Islahı geçersiz sayabilir,
  • Kararını önceki dilekçeler esas alınarak verebilir,
  • Yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin kötü niyetli tarafa yüklenmesine hükmedebilir (HMK m. 329).
  • Gerektiğinde, tarafı tazminat ödemeye mahkûm edebilir (TBK m. 49 uyarınca haksız fiil sorumluluğu doğabilir).

Yargıtay içtihatlarında, özellikle talep artışının zamanaşımı dolmadan kasıtlı olarak ertelenip, daha sonra ani ıslah yoluyla yüklü talepler yöneltilmesi “dürüstlük kuralına aykırılık” olarak değerlendirilmiştir.

Sonuç olarak, ıslah hakkı yargılamada önemli bir esneklik sağlasa da bu hakkın dürüstlük kuralı ve yargılamanın etkinliği çerçevesinde kullanılması şarttır. Kötüye kullanımı hâlinde hakkın kötüye kullanılması yasağı (MK m. 2) gündeme gelir ve taraf aleyhine sonuçlar doğurur.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Tuğçe ŞEN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu