Ceza Hukukunda Kişi Bakımından Uygulanma Alanı

Ceza hukukunun uygulanma alanı yalnızca yer bakımından değil, aynı zamanda kişi bakımından da sınırlandırılmıştır. TCK m.10 ila m.13 arasında düzenlenen bu kurallar, failin vatandaşı olduğu ülkeye, yabancı olup olmamasına veya işlenen suçun türüne göre Türk ceza hukukunun uygulanabilirliğini belirlemektedir.
Bu çerçevede, görev suçları, vatandaş tarafından işlenen suçlar, yabancı tarafından işlenen suçlar ve diğer suçlar şeklinde sınıflandırılan hükümler, ceza hukukunun kişilere yönelik uluslararası boyutta nasıl işlediğini ortaya koymaktadır.
Görev Suçları (TCK m.10)
TCK m.10’da düzenlenen hüküm, Türk kamu görevlilerinin yurt dışında görev sırasında veya görev nedeniyle işledikleri suçlara Türk ceza kanunlarının uygulanacağını öngörmektedir. TCK m. 10 “Türk kanunları, Türk kamu görevlisinin görev sırasında veya görevinden dolayı yurt dışında işlediği suç hakkında uygulanır.” Hükmetmiştir.
Bu düzenleme, kamu hizmetinin bütünlüğü ve Türk devletinin kurumsal yapısının korunması amacıyla getirilmiştir. Zira bir kamu görevlisinin yurt dışında görevini kötüye kullanması, yalnızca bireysel bir suç olmayıp aynı zamanda Türk devletinin saygınlığına ve hukuk sistemine zarar verme potansiyeli taşır.
Yurt dışı bir temsilcilikte görev yapan bir konsolosun, görevli olduğu ülkede evrakta sahtecilik yapması ya da rüşvet alması, doğrudan TCK m.10 kapsamında değerlendirilerek Türkiye’de cezai takibe konu olur. Bu şekilde, kamu hizmetinin sınırlar ötesi niteliği dikkate alınarak Türk hukukunun uygulanabilirliği genişletilmiştir. Bu hüküm aynı zamanda uluslararası hukuka da uygundur. Çünkü devletin kendi kamu görevlileri üzerindeki cezai yargı yetkisini tanıması egemenlik ilkesinin doğal bir uzantısıdır.
Vatandaş Tarafından İşlenen Suçlar (TCK m.11)
TCK m.11, Türk vatandaşlarının yurt dışında işledikleri suçların cezalandırılmasına ilişkin düzenlemeyi içermektedir. TCK m. 11 “Türkiye’de işlenmiş sayılarak, Türk vatandaşının, yabancı ülkede işlediği suçtan dolayı, Türk kanunlarına göre cezalandırılması için aşağıdaki şartlar aranır: a) Suç, Türkiye’de işlenmiş olsaydı hapis cezasını gerektiriyor olmalı,
b)Fail, Türkiye’de bulunmalı, c) Yabancı ülkede yargılama yapılmamış veya yapılmışsa beraat edilmemiş olmalı.”
Bu hükümde yer alan düzenleme, aktif şahsilik ilkesinin bir yansımasıdır. Ceza hukukunda aktif şahsilik ilkesi, vatandaşın yurt dışında işlediği suçlardan dolayı da kendi ülkesinin hukukuna tabi olabileceği anlayışına dayanır.
Bu hükümle, örneğin bir Türk vatandaşının yurt dışında adam öldürmesi veya ağır yaralama suçu işlemesi hâlinde, Türkiye’ye dönüşü sonrasında burada yargılanmasının önü açılmaktadır.
Failin Türkiye’de bulunması bir zorunluluktur. Yani suçun işlendiği ülke, şahsı Türkiye’ye iade etmemişse ya da kişi doğrudan Türkiye’ye dönmüşse bu madde uygulanabilir hale gelir.
Suçun Türkiye’de de suç sayılması gerekir. Bu noktada, çifte ceza koşulu aranır. Almanya’da meydana gelen bir kavga sonucu Türk vatandaşı bir kişinin ağır yaralanması olayında, fail olan diğer Türk vatandaşı Almanya’dan Türkiye’ye dönerse, Alman makamlarında hakkında dava açılmadıysa ya da dava beraat ile sonuçlandıysa, Türkiye’de TCK m.11 kapsamında kovuşturma yapılabilir.
Yabancı Tarafından İşlenen Suçlar (TCK m.12)
TCK m.12, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye dışında işledikleri fiillere Türk ceza hukukunun uygulanabilirliğini düzenlemektedir. Bu madde, suçun niteliğine göre farklı koşullar içermektedir.
TCK m.12/1 – Devlet Aleyhine Suçlar:
“Yabancı ülkede, Türkiye’nin zararına olarak bir yabancı tarafından işlenen suç hakkında Türk kanunları uygulanır.”
Bu fıkra, devletin kendini koruma ilkesini yansıtır. Yabancı bir şahsın Türkiye’nin güvenliği, anayasal düzeni veya kamu otoritesini hedef alan suç işlemesi durumunda, fiil yabancı topraklarda gerçekleşmiş olsa bile Türkiye’de yargılama yapılabilir.
Türkiye’nin diplomatik misyonlarına yönelik yurt dışında planlanan bir sabotaj girişimi ya da Türkiye’nin resmi evraklarını tahrif etmek gibi eylemler bu kapsamda değerlendirilebilir.
TCK m.12/2 – Türk Vatandaşına Karşı Suçlar:
“Yabancı ülkede bir yabancı tarafından Türk vatandaşına karşı işlenen ve TCK’ya göre ağır ceza gerektiren suçlarda da Türk kanunları uygulanır. Ancak fail Türkiye’de bulunmalı ve işlendiği ülkenin adaletine teslim edilmemiş olmalıdır.”
Bu hüküm, özellikle yurtdışında Türk vatandaşlarına karşı işlenen ağır suçlara karşı bir koruma mekanizması oluşturur. Suçun ciddiyeti nedeniyle, failin iade edilmemesi hâlinde Türkiye’nin ceza yargılaması yapabilmesinin önü açılır.
Yabancı bir ülke vatandaşı tarafından Türk vatandaşına yönelik yurtdışında işlenen tecavüz veya öldürme suçu; fail Türkiye’ye gelmiş ve işlediği ülkece yargılanmamışsa Türk ceza hukukuna göre yargılanabilir.
TCK m.12/3 – Türkiye’de Yabancıya Karşı İşlenen Suç:
Bu fıkrada, suçun tarafı yabancı kişi olsa bile, Türkiye’de işlenmişse Türk ceza hukuku uygulanır. Bu, ülkesellik ilkesinin bir sonucudur.
Diğer Suçlar (TCK m.13)
TCK m.13, uluslararası nitelikli suçlara yönelik bir düzenleme olup, evrensellik ilkesine dayanır. Bu maddeyle devlet, failin vatandaşı, mağdurun kim olduğu ya da suçun nerede işlendiğine bakmaksızın belirli ağır suçları kovuşturabileceğini ortaya koyar.
“Aşağıdaki suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde, fail Türkiye’de bulunuyorsa, Türk kanunları uygulanır: a) İnsanlığa karşı suçlar b) Soykırım c) İşkence d) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti e) Para aklama f) Terör suçu g) Organ ticareti h) Çocuk pornografisi vs.”
Bu düzenleme, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uygun olarak getirilmiştir. Faillerin uluslararası cezasızlıktan yararlanmaması ve bu tür suçların küresel olarak kovuşturulabilir olması hedeflenmiştir.
Yabancı bir ülkede insan ticareti yapan bir kişi, Türkiye’ye geldiğinde Türk makamları tarafından yargılanabilir. Bu durum failin vatandaşlığına ya da mağdurun kimliğine bakılmaksızın mümkün kılınmıştır.
Bu hüküm, özellikle insan haklarına aykırı eylemlerin cezalandırılmasında evrensel ceza yargı yetkisinin Türk hukukundaki yansımasıdır.
Sonuç
TCK m.10-13 hükümleri, ceza hukukunun kişi bakımından uygulanma alanını belirleyen temel düzenlemelerdir. Görev suçlarında kamu otoritesinin korunması, vatandaş tarafından işlenen suçlarda devletin kendi yurttaşını izleme yükümlülüğü, yabancıların işlediği suçlarda Türkiye’nin güvenlik ve vatandaşlarını koruma yükümlülüğü ve nihayetinde evrensel suçlarda insanlık onurunu koruma amacı bu düzenlemelerin temelini oluşturmaktadır.
Bu hükümler sayesinde Türk ceza hukuku, uluslararası nitelikte suçlarla mücadelede aktif bir rol üstlenmekte; failin milliyeti, mağdurun kimliği ve suçun işlendiği yerden bağımsız olarak belirli koşullar altında yargı yetkisini genişletmektedir. Böylelikle Türkiye, hem kendi vatandaşlarını hem de evrensel hukuku koruyan bir ceza adalet sistemi tesis etmeye çalışmaktadır.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Şevval Asude DOĞAN