Genel Hukuki Bilgiler

Siyaset Kavramı

Siyasetin konusu iktidardır. Ortaya bir iktidar çıkar. Bu iktidar halkın rızasına dayanabilir, bir despotun keyfi yönetimine dönüşebilir.

İktidar sahipleri iktidarlarını sürdürmek, rakipleri ise iktidarı ele geçirmek, toplum ise onun gücünden emin yaşamak veya onu çıkarları için etkilemek üzere bir dizi faaliyete girişir. İşte bu faaliyetlere siyaset denir. Siyaset, iktidar ilişkileri demektir.

Siyaset, Arapça “at eğitimi” anlamına gelmektedir. Türk – İslam geleneğinde siyaset kelimesi, devlet yönetme sanatının yanında, devlete karşı işlenen suçlara verilen veya kamu düzenini sağlamak için uygulanan cezaları da ifade etmektedir.

Osmanlı geleneğinde bu gerekçelerle verilen ölüm cezaları için “siyaseten katli” kullanılmaktadır. Topkapı sarayının içinde, bu cezaların uygulama mahalli olan bir çeşmenin adı siyaset çeşmesidir.

Clausewitz, Savaş Üzerine kitabında “savaş, siyasetin başka araçlarla oluşturulan bir uzantısıdır.” demektedir.

Devletin meşru şiddet kullanma tekeline sahip tek güç olduğu, siyasetin de bu gücü ele geçirmek ve elde tutmak için yapıldığı dikkate alınırsa, siyasetin içeriğinde bir şiddet unsurunun bulunduğu anlaşılabilir.

Siyaset Nedir?

Yeryüzünde cennet olmadığına göre politika – siyaset gerekli olmuştur. Çünkü kaynaklar kıt, insanların arzusu sınırsızdır.

Siyasetin iki yüzü vardır: Bir yüzünde çatışma, diğer yüzünde uzlaşma bulunur. Bir tarafta çatışan fikirler, farklı istekler, zıt çıkarlar galip gelmek için yarışır. Diğer tarafta insanlar ortak kurallar etrafında barış içinde yaşamaya, işbirliği yapmaya ve uzlaşmaya çaba harcar. Siyasetin özü çatışmaların çözüme kavuşturulmasıdır.

Siyasete dair farklı kavramlaştırmalar:

  • Hükümet etme sanatı olarak siyaset
  • Kamusal hayat olarak siyaset
  • Uzlaşma ve uyum olarak siyaset
  • Gücün ve kaynakların dağıtımı olarak siyaset

Hükümet Etme Sanatı Olarak Siyaset

Klasik siyaset bilimi hükümet cihazına ve devlet iktidarına odaklanmıştır.

Daha geniş anlamda otoritenin uygulamaları inceleme konusu yapılmaktadır.

Easton, siyaseti “değerlerin iktidar tarafından dağıtılması” olarak tanımlamaktadır.

Siyaset hükümet cihazına odaklanmakta, sosyal organizasyonlar gündelik siyasetin dışında kalmaktadır. Siyaset bakanlık binalarına, yasama salonlarına, hükümet ofislerine hasredilmektedir. Bunun sonucu birçok kurum (bürokrasi dâhil) ve birçok sosyal aktivite, siyasi alanın dışında kalmaktadır.

  • Bu anlayış en eski siyaset anlayışıdır. Bu anlayışta siyaset sadece siyasilerin yaptığı bir eylemdir.
  • Makyavel, Prens eserinde din ve ahlak konusunu siyasetin dışında tutuyor. Prense tavsiyelerde bulunuyor, devleti yaşatmak için gerekirse yalan söyleyebilirsin, sözünden dönebilirsin diyor.
  • Siyasi güç, eninde sonunda yozlaşır, çünkü güç istismara açıktır. İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlaka yozlaştırır.

Kamusal Hayat Olarak Siyaset

Kamusal alan – özel alan olarak ayrılır. Siyaset kamusal alanda olan faaliyetlerdir.

Devletin kurumları (hükümet, yargı, polis, ordu, sosyal güvenlik sistemleri vb) kamu olarak yorumlanabilir.

Bireylerin kendileri için idame ettikleri hayat alanları açıkça siyaset dışıdır.

Siyaseti kamusal faaliyet olarak sınırlayan görüş hem olumlu hem de olumsuz yorumlara konu olmaktadır. Olumlu: Kamusal faaliyet olarak siyaset, toplumsal alana müdahalenin engellenmesinin dayanağı olabilir. Olumsuz: Siyaset özel hayata müdahale etmesin.

Kamusal Hayat Olarak Siyaset

Uzlaşma ve Uyum Olarak Siyaset

Bu anlayışta siyaset ile hangi amaca ulaşılmak istendiği önemlidir.

Siyaset, bu anlayışta çözüm odaklıdır, en olumlu bakış açısıdır.

Siyasetin “mümkün olanın sanatı” olarak görüldüğü zaman ortaya çıkar.

Siyaset ütopik çözümlere yer vermez.

Gücün ve Kaynakların Dağıtımı Olarak Siyaset

Siyaset bütün kolektif faaliyetlerin göbeğinde yer alır, her düzeyde bulunur. Özel kişi ve aktörlerin de siyasetin içinde olduğu bir anlayıştır.

Üretim, bölüşüm, kaynakların kullanımı ile ilgili olan faaliyetler siyasettir, diğer faaliyetler siyaset değildir. Bölüşüm mücadeledir, yani siyasettir. Güç mücadelede kimin kazanacağını belirleyen en önemli araçtır.

Feminist ve Marksistlerin siyasete ilişkin görüşleri güç açıklamasının içinde yer almaktadır. Siyaset kimin, ne zaman, nerede, ne elde edeceğinin belirlenmesidir. (Harold Laswell)

Siyasette Dost-Düşman Ayrımı

Siyasetin ne olduğunu belirlemek için Schmitt siyaset ile devletin farklı şeyler olduğunu söylemekle işe başlıyor. Ona göre;

Siyaset devletten önce var, devletin olmadığı koşularda da siyaset var. Devlet ortadan kalksa, yıkılsa siyaset var olmaya devam edecektir. Bu itibarla devlet evrensel değil, tarihsel bir olgudur. Siyasetin varlığı için devletin varlığı şart değildir.

İnsanlar var oldukça siyaset de var olacaktır.

Bir insan topluluğunun toplum oluşturabilmesi için siyasal bir örgütlenmeye sahip olması zorunlu bir koşul teşkil ediyor ve bu örgütlenme biçimi karşımıza devlet olarak çıkıyor. Ama siyasetin var olması için devlet bir zorunluluk teşkil etmiyor.

Devlet siyaseti içerir. Schmitt, siyaset yapma yeteneği olmadığı için Weimar Cumhuriyetini eleştiriyor. Bir ülke için önemli olan mükemmel bir anayasaya sahip olmak değildir. Önemli olan sorunları çözme yeteneğine sahip, çatışmaları gidermeyi başaran, değişimleri gerçekleştirebilecek bir siyasal rejimin olmasıdır.

Siyasetin doğasında güç olgusu var.

Bir ilişkinin siyaset içerip içermediğinin, bir olayın siyasal olup olmadığının kıstası; dost – düşman ilişkisidir.

Siyaset yapanın, dost ve düşmanını ayırt etme yeteneğine sahip olması gerekmektedir. Siyasette asıl olan, düşmanı belirleyebilmek ve düşmana karşı taarruza geçebilmek veya onun taarruzuna karşı savunma imkânlarına sahip olabilmektir.

Düşmanın gerçek bir tehdit teşkil etmesinin pek önemi yoktur, onun öteki olması ve onunla çatışma çıkma ihtimalinin var olması yeterlidir.

Siyasal anlamda tanımlanan düşman, kişisel nefretleri uyandıran biri değildir. Kişisel rakip değildir.

Düşman elenmesi gereken bir unsurdur, yapmayan kendisi elenmeye hazır olmalıdır.

Bir toplumda siyasal bir alanın var olması için mutlaka ötekinin var olması şarttır. Bu öyle bir ötekidir ki, onunla anlaşabilmek için bir zemin bulmak da imkânsızdır. Üzerinde anlaşma sağlanabilecek ortak bir norm yoktur, ortak değerler sistemi yoktur, ortak ideal yoktur.

Tek bir hareket alternatifi kalmıştır, o da düşmanı ezmektir.

Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.

Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu