Cezai Şart Nedir?

Cezai şart, borçlunun edimini hiç veya gereği gibi ifa etmemesi durumunda, alacaklıya karşı belirli bir edimi (genellikle bir miktar para ödeme) yerine getirmeyi taahhüt ettiği, asıl borca bağlı (fer’i) bir edim yükümlülüğüdür. Borçlar Kanunu’nun 179. maddesinde düzenlenen bu kurum, uygulamada sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Cezai şart, alacaklının uğradığı zararın belirlenmesi ispat yükünden kurtulmasını ve borçlunun da borcunu ifaya zorlanmasını sağlayan önemli bir hukuki araçtır. Cezai şart, bir sözleşmenin kurulması sırasında veya sonradan yapılan bir anlaşmayla kararlaştırılabilir.
Ceza Koşulunun Türleri Nelerdir?
Doktrin ve uygulamada, cezai şartın amacına ve niteliğine göre üç temel türü bulunmaktadır:
Seçimlik Cezai Şart (Dönme Cezası)
Borçlar Kanunu (TBK) 179/I’de düzenlenmiştir. Buna göre, sözleşmeye konulan cezai şart aksine bir anlaşma olmadıkça, borçluya, borcunu ifa etmek yerine cezayı ödeme seçeneğini tanımaz. Ancak, taraflar sözleşmede, borçlunun borcu ifa etmeyerek sadece cezayı ödemek suretiyle sözleşmeden dönebileceğini kararlaştırabilirler.
Bu türde alacaklı, ya edimin ifasını ya da cezai şartın ödenmesini talep edebilir; her ikisini birden talep etme hakkı yoktur.
İfaya Eklenen Cezai Şart (Ceza-i Şartın İfaya Eklenmesi)
Borçlar Kanunu (TBK) 179/II’de düzenlenmiştir. Bu türde, cezai şart, borcun belirlenen zamanda veya belirlenen yerde ifa edilmemesi gibi gereği gibi ifa edilmemesi durumunda kararlaştırılır.
Alacaklı, hem geciken veya eksik ifanın yerine getirilmesini hem de kararlaştırılan cezai şartın ödenmesini talep etme hakkına sahiptir. Bu, özellikle borçlunun borcunu zamanında ifa etmesini teşvik etmek amacını taşır.
İfayı Engelleyen Cezai Şart (İfayı Ortadan Kaldıran Ceza)
Borçlar Kanunu (TBK) 179/III’te düzenlenmiştir. Bu tür cezai şart, borcun hiç ifa edilmemesi durumunda ödenmek üzere kararlaştırılmıştır.
Alacaklı bu durumda, ya borcun ifasını ya da cezai şartın ödenmesini talep edebilir. Cezai şartın ödenmesi talep edildiğinde, borcun ifasından vazgeçilmiş sayılır. Bu tür, alacaklının zararını önceden belirleme işlevi görür.

Cezai Şartın Amacı
Cezai şart kurumu, hukuki ilişkilerde birden çok önemli amaca hizmet eder:
- Cezalandırma (Caydırıcılık) Fonksiyonu: Borçluyu, kararlaştırılan edimi yerine getirmeye zorlamak ve borca aykırı davranmaktan caydırmak. Sözleşmede cezai şart örneği genellikle bu caydırıcılığı sağlamak için yüksek meblağlar içerir.
- Tazminatın Önceden Belirlenmesi Fonksiyonu: Borçlu, borcunu ifa etmediğinde alacaklının uğrayacağı zararın miktarını (özellikle ifayı engelleyen ceza türünde) önceden, yaklaşık ve kesin olarak belirleyerek, alacaklının zararını ispat yükünden kurtarır.
- İfa Baskısı Fonksiyonu: Özellikle ifaya eklenen cezai şart türünde, borçlunun borcu zamanında ve eksiksiz ifa etmesi için bir baskı unsuru oluşturur.
- Dönme Hakkı Tanıması Fonksiyonu: Seçimlik cezai şartta olduğu gibi, borçluya, kararlaştırılan cezayı ödeyerek sözleşmeden dönme imkânı tanıyabilir.
Cezai Şarta İlişkin Yasal Düzenlemeler
Cezai şart, Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179 ila 182. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
- Geçerlilik Şartları (TBK m. 182/I): Cezai şart geçerlilik şartları asıl borcun geçerliliğine bağlıdır. Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz olursa, cezai şart da kendiliğinden geçersiz hale gelir (fer’ilik ilkesi). Cezai şartın geçerli olabilmesi için, sözleşmenin şekil şartlarına uygun olması gerekir.
- İndirim Hükmü (TBK m. 182/III): Hâkim, kararlaştırılan ceza miktarını fahiş bulursa, borçlunun talebi üzerine bu cezayı uygun bir miktara indirebilir. Bu, borçluyu aşırı külfetten koruyan, hakkaniyet ilkesine dayanan emredici bir hükümdür. Ancak bu indirim yetkisi, Türk Ticaret Kanunu (TTK) kapsamında tacirler arasındaki bazı işlemlerde kısıtlanmıştır.
- Zamanaşımı: Cezai şart zamanaşımı süresi, asıl alacağın zamanaşımı süresine tabidir. Asıl borç zamanaşımına uğradığında, fer’i nitelikteki cezai şart alacağı da zamanaşımına uğrar. Genel olarak bu süre, TBK m. 146 uyarınca on yıldır, özel hükümler saklı kalmak kaydıyla.
Borçlar Hukukunda Cezai Şart
Borçlar hukuku kapsamında cezai şart, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince, genel olarak tarafların iradesine bırakılmıştır. Taraflar, herhangi bir borç ilişkisine (satış, eser, vekâlet, kira sözleşmesinde cezai şart vb.) cezai şart hükmü ekleyebilirler.
Kira Sözleşmesinde Cezai Şart
Kira sözleşmelerinde sıklıkla, kiracının sözleşmeyi erken feshetmesi veya kira bedelini vadesinde ödememesi durumunda kararlaştırılan cezai şart hükümleri yer alır. Özellikle konut ve çatılı işyeri kiralarında, kiracıyı koruyucu emredici hükümler (TBK m. 343 vd.) nedeniyle, kiracı aleyhine kararlaştırılan haksız ve fahiş cezai şartların geçerliliği Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine ve dürüstlük kuralına tabidir. Hâkim, fahiş cezayı indirebilir.
Ticaret Hukukunda Cezai Şartın İndirilmesi Koşulları
Ticaret hukukunda, özellikle iki tacir arasında yapılan ticari işlerde cezai şart kurumuna farklı bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu farklılık, TTK2nın 22. maddesinden kaynaklanır.
- Tacir Olma: Borçlu ve alacaklı her iki tarafın da tacir olması ve sözleşmenin ticari iş niteliğinde olması durumunda, TBK 182/III’teki “Hâkim, aşırı gördüğü cezayı kendiliğinden indirir.” hükmü kısıtlanmıştır.
- TTK m. 22: Ticaret Kanunu 22. maddesine göre, tacir sıfatını haiz borçlu, kararlaştırılan cezanın fahiş olduğu iddiasıyla indirilmesini mahkemeden talep edemez. Bu kısıtlama, ticari hayatta güveni, sözleşmeye bağlılığı ve hızlılığı sağlamak amacını taşır.

İstisnalar
Bu kuralın mutlaklığı doktrin ve Yargıtay tarafından yumuşatılmıştır:
- Ahde Vefa İlkesinin Çökmesi: Cezai şartın ödenmesi, borçlunun ekonomik yıkımına yol açacak ölçüde ağır ve borçluyu zarara uğratacak nitelikte ise, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle indirim talep edilebilir.
- Tek Taraflı Ticari İşler: Sadece bir tarafın tacir olduğu ticari işlerde (yani tüketici işlemlerinde), tacir olmayan tarafın fahiş cezai şartın indirilmesini talep hakkı devam eder.
İş Hukukunda Cezai Şart
İş hukuku, işçiyi koruyucu (işçi lehine yorum) ilkesi gereğince cezai şart düzenlemelerine özel bir hassasiyetle yaklaşır. İş sözleşmesinde cezai şart uygulamaları, genellikle İş Kanunu ve Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.
- İşçi Aleyhine Denge: İş hukukunda, cezai şartın işçi ve işveren için karşılıklı ve denk (simetrik) olarak kararlaştırılması esastır. Yani, işverenin sözleşmeye aykırı davranması durumunda ödeyeceği ceza ile işçinin ödeyeceği cezanın miktar olarak yakın olması beklenir. Yargıtay, işçi aleyhine tek taraflı veya işçi aleyhine orantısız (asimetrik) cezai şartları geçersiz saymaktadır.
- Haksız Fesih: İş sözleşmelerinde en çok rastlanan cezai şart, sözleşmenin belirli süreden önce haksız olarak feshedilmesi durumuna ilişkindir. İşçi, iş sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın feshederse, kararlaştırılan cezayı ödemekle yükümlü tutulabilir.
- Rekabet Yasağı: İş Kanunu’nun 20. maddesi ve TBK 444 vd. maddelerinde düzenlenen rekabet yasağı sözleşmelerine de cezai şart eklenebilir. Ancak bu şartın da hakkaniyete uygun ve fahiş olmaması gerekir.
- Hâkimin İndirim Yetkisi: İş hukukunda, borçlunun (işçinin) tacir olup olmadığına bakılmaksızın, TBK 182/III uyarınca fahiş cezai şartın indirilmesi mümkündür. İşçinin, ticari hayatta bir tacir gibi kabul edilmemesi nedeniyle, ticari işlerdeki indirim yasağı (TTK m. 22) burada uygulanmaz.
Cezai Şart Zamanaşımı
Cezai şart zamanaşımı konusunda Borçlar Hukukunun genel ilkeleri uygulanır. Cezai şart, asıl alacağın fer’i niteliğinde olduğundan, onun tabi olduğu zamanaşımı süresine tabidir.
- Genel Kural: Asıl borç için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemişse (örneğin haksız fiilde bir yıl gibi), cezai şart alacağı TBK m. 146 uyarınca on yıllık genel zamanaşımı süresine tabidir.
- Başlangıç: Zamanaşımı süresi, cezai şartı gerektiren temerrüt veya ifa etmeme olayının gerçekleştiği tarihte işlemeye başlar.
Sonuç ve Değerlendirme
Cezai şart (ceza koşulu), borçluyu ifaya sevk eden ve alacaklının olası zararını ispat etme yükünden kurtaran, sözleşme hukukunun temel güvence araçlarından biridir. Bu kurum, asıl borca bağlı (fer’i) yapısıyla, sözleşme taahhütlerin yerine getirilme oranını ciddi ölçüde artırır.
Cezai şart serbestçe kararlaştırılabilse de, bu serbesti sınırsız değildir. Türk Borçlar Kanunu (TBK) 182/III hükmü uyarınca hâkimin fahiş cezayı indirme yetkisi, sözleşme adaletini sağlayan en kritik mekanizmadır. Bu yetki, borçlunun aşırı külfet altına girmesini engeller ve TMK 2’de düzenlenen dürüstlük kuralının bir yansımasıdır.
Ticaret hukukunda tacirler arasındaki işlemlerde indirim yasağı (TTK m. 22) bulunsa da, iş hukuku ve tüketici hukuku gibi zayıf tarafı koruma amacı güden özel alanlarda, fahiş cezalar daha sıkı denetlenir. Özellikle iş sözleşmesinde cezai şart hükümlerinin simetrik (denk) olması zorunluluğu, bu korumanın somut bir örneğidir.
Sonuç olarak, cezai şartın geçerli ve etkili olabilmesi için, cezai şart geçerlilik şartları mutlaka sağlanmalı ve miktar belirlenirken hakkaniyet gözetilmelidir. Tarafların, cezai şart türleri arasından doğru seçimi yaparak, kanunun izin verdiği sınırlar dahilinde bir düzenleme yapması, olası hukuki ihtilafları ve cezai şart zamanaşımı süresince yaşanacak belirsizlikleri minimize etmenin anahtarıdır.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Servet DEMİR




