Ceza Usul Hukuku

Ceza Muhakemesinde Bilirkişilik

Bilirkişilik, sahip olduğu teknik bilgi çerçevesinde hâkime yardımcı olmak için kurulan bir kurumdur. Bilirkişi olabilmek için ilk olarak teknik ve özel bilgiye sahip olmak gerekir. Bilirkişinin görevi yalnızca sahip olduğu bilgi ile hâkime yardımcı olmaktır. Asla hâkimin yerine geçmek değildir.

Özetle; çözümü uzmanlık, özel ve teknik bilgi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurulur. Bilirkişi atanmasına re’sen veya tarafların istemi üzerine karar verilebilir.

Bilirkişiye başvurmak kural olarak zorunlu değildir. Hâkim gündelik bilgisiyle çözebileceği konularda bilirkişiye başvuramaz. Ancak ülkemizde hâkimlerin kolay yola gitmek istemesi sebebiyle bilirkişilik zorunlu bir hal almıştır. Uygulamada bu durum “bilirkişi adaleti” denilen bir kavramın ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir.

Bilirkişilik kural olarak ihtiyari olsa da kanundan doğan bazı istisnalar da vardır. Bu durum zorunlu bilirkişilik olarak ifade edilir. Bu gibi durumlarda Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan Adli Tıp Kurumunun resmi bilirkişi olarak görev yapar. Bu zorunlu haller şöyledir;

  • CMK madde 73’te düzenlenen kalpazanlık,
  • CMK madde 74’de düzenlenen sanığın şuurunun araştırılması,
  • CMK madde 86-87’de düzenlenen ölü muayenesi ve otopsi,
  • CMK madde 89’da düzenlenen zehirlenme şüphesi bulunan durumlar.

Bilirkişiler, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin yargı çevreleri esas alınmak suretiyle bilirkişilik bölge kurulu tarafından düzenlenen listeden seçilir.

Hâkim, bilirkişinin sunduğu rapor ile bağlı değildir. Çünkü bilirkişinin sunduğu rapor yalnızca bir değerlendirme aracıdır. Şayet hâkim, düzenlenen raporu yetersiz bulursa başka bir rapor düzenlenmesi için dosyayı başka bir bilirkişiye gönderebilir. Hatta gelen ikinci rapor ilki ile çelişirse, çelişkiyi gidermek için dosyayı üçüncü bir bilirkişiye de yollayabilir.

Bilirkişilik Yapma Mecburiyeti

CMK madde 65’te bilirkişilik görevini kabul zorunluluğu düzenlenmektedir. Maddede düzenlenen bu kişilere zorunlu bilirkişi denilmektedir. Burada bahsedilen zorunluluk kendisine verilen görevi reddedememektedir.

Örnek olarak ATK (Adli Tıp Kurumu) verilebilir.

Bu kişiler;

  • Resmi bilirkişilikle görevlendirilmiş olanlarla bilirkişi listesinde yer verilenler,
  • İnceleme açısından gerekli fen ve bilimlerini bilenler,
  • İnceleme açısından gerekli mesleği yağmaya resmen yetkili olanlar.

Bilirkişilerin de tıpkı hâkim gibi çekinmesi ve kendilerinin reddedilmesi mümkündür. Uygulanacak usul de hâkimin reddi usulüdür (CMK m.69). Bilirkişilikten yasaklılık da mümkündür. CMK madde 87/3’e göre ölen kişiyi en son hastalığında tedavi eden doktor otopsiye katılamaz.

Bilirkişinin Hukuki Statüsü

Bilirkişilik kanunda tanık ile paralel şekilde düzenlemiştir. Bu durum madde 62’de açıkça fark edilir. Bu çerçevede bilirkişi mahkeme önünde hazır olmalıdır. Ancak uygulamada bilirkişiler çok istisnai olarak mahkemede hazır olurlar.

Genellikle hazır bulunmalarına gerek görülmez. Bilirkişiye yükletilen diğer bir önemli ödev ise beyanda bulunmadır. Bilirkişi beyanlarını yazılı veya sözlü olarak üç ay içerisinde vermelidir. Eğer sunmazsa kendisine üç daha süre verilebilir.

Bilirkişi Beyanlarının Sınırları

Bilirkişilik görevinin birtakım sınırları vardır. Bunların başında bilirkişinin hâkimin görevine el atmamasıdır. Bilirkişi kendisine hangi görev verildiyse yalnızca onu yapmalıdır. Görevinin dışına çıkmamalıdır.

Örneğin bir trafik kazası ile ilgili kendisinden rapor istendiğinden sürücünün kurallara uyup uymadığını saptayıp görüşünü bitirmelidir. Bunun ötesine geçip kusur değerlendirmesi yapamaz.

Bilirkişi beyanlarını yemin etmeden sunamaz. Bu durum bilirkişiye ilişkin kuralların tanıklığa paralel düzenlenmesi sebebiyledir. Bu nedenle yemin etmeden görüş sunan bilirkişi görüşü hukuka aykırı olacaktır.

Bilirkişi Beyanlarının Sınırları

Bilirkişinin Görevini Yapmamasının Yaptırımları

Görevini yapmayan bilirkişi bakımından kanunda net bir düzenleme olmamasına rağmen, bilirkişilik için tanıklığa ilişkin kurallar uygulandığından görevini yapmayan bilirkişiye Ceza Muhakemesi Kanunu madde 60 hükümleri uygulanmalıdır.

Bu maddeye göre; “Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında, bundan doğan giderlere hükmedilmekle beraber, yemininin veya tanıklığının gerçekleştirilmesi için dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her hâlde üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebilir.”

Buna ek olarak Bilirkişilik Kanunu 13. maddede bilirkişilik listesinden ve sicilden silme başlığı ile başka bir yaptırım daha düzenlemiştir.

Yine TCK madde 276’da u doğrultuda bir düzenleme mevcuttur. Bu maddeye göre; “Yargı mercileri veya suçtan dolayı kanunen soruşturma yapmak veya yemin altında tanık dinlemek yetkisine sahip bulunan kişi veya kurul tarafından görevlendirilen bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaada bulunması halinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Bilirkişinin Hakları

Bilirkişi kendisine verilen görevi yerine getirebilmek için gerek görürse tarafları dinleyebilir veya karşılaştığı sorunun kendisinin uzmanlık alanının altında olan bir konuya da girmesi durumunda mahkemeye danışarak bir alt bilirkişi tayini isteyebilir.

Bilirkişinin bir başka hakkı da tıpkı tanıklarda olduğu gibi, yaptığı işin bedeli olarak yaptığı işle orantılı tazminat almaktır.

Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Muzaffer TAŞ 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu