Medeni Usul Hukuku

İcra ve İflas Hukukunda İtirazın Hükümden Düşürülmesi

İcra ve İflas Hukuku’nda ilamsız takip, alacaklının elinde herhangi bir mahkeme kararı ya da ilam bulunmadan doğrudan icra müdürlüğüne başvurmasıyla başlayan ve borçlunun ödeme emrine itiraz etme hakkının bulunduğu bir takip yoludur.

Borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde borca, imzaya veya yetkiye itiraz ederek takibi durdurabilir. Ancak bu itiraz, alacaklının takip hakkını tümden ortadan kaldırmaz. Alacaklı, bu itirazı hükümden düşürmek amacıyla çeşitli hukuki yollarla başvurabilir. Bu bağlamda “itirazın hükümden düşürülmesi”, borçlunun yapmış olduğu itirazın ortadan kaldırılması anlamına gelir ve alacaklının takibe devam edebilmesinin önünü açar.

İtirazın Hükümden Düşürülmesinin Hukuki Dayanağı

İtirazın hükümden düşürülmesine ilişkin hükümler, İcra ve İflas Kanunu’nun 67. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlunun ödeme emrine süresi içinde yapmış olduğu itiraz, takibi durdurur.

Alacaklı, borçlunun bu itirazını bertaraf ederek takibine devam etmek isterse;

  • İtirazın iptali davası (İİK m. 67),
  • İtirazın kaldırılması (İİK m. 68 ve 68/a),
  • Genel mahkemede alacak davası açma, yollarından birini kullanarak, itirazı hükümden düşürebilir.

İtirazın Hükümden Düşürülmesinin Hukuki Dayanağı

İtirazın İptali Davası (İİK m. 67)

Alacaklının elinde kesin bir belge bulunmuyorsa veya belgeye dayanarak itirazın kaldırılması yoluna gidemiyorsa, itirazın iptali davası açmak zorundadır. Bu dava, adli yargı nezdindeki genel mahkemelerde açılır ve normal bir alacak davası gibi yürür.

İtirazın iptali davası, borçlunun ödeme emrine yaptığı itirazın kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü olup mahkemece re’sen dikkate alınır.

Mahkeme, alacaklının talebini haklı bulursa itirazı iptal eder. Bu durumda:

  • İcra takibi kaldığı yerden devam eder.
  • Karar kesinleştikten sonra hacze geçilebilir.
  • Mahkeme, haksız itiraz nedeniyle borçluyu %20 oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edebilir (İİK m. 67/2).

İtirazın Kaldırılması (İİK m. 68 ve 68/a)

Alacaklı, elinde İİK m. 68 veya 68/a anlamında yazılı bir belge (örneğin imzalı senet, fatura, cari hesap özeti) varsa, doğrudan icra mahkemesinde “itirazın kaldırılması” talebinde bulunabilir. Bu yol, mahkemelerde açılan alacak davasına göre daha hızlı ve ekonomik bir yoldur.

İcra Mahkemesi Yetkisi ve Süre

Alacaklı, borçlunun itirazından itibaren 6 ay içinde icra mahkemesine başvurmalıdır. Aksi halde bu yoldan yararlanma hakkı düşer. Yetkili mahkeme, takibin yapıldığı yer icra mahkemesidir.

Belgelerin Nitelikleri

İİK m. 68’de sayılan belgeler:

  • Borçlunun imzasını taşıyan senetler
  • Borçlunun kabul ettiği ticari defter kayıtları
  • Noter tasdikli belgeler

İİK m. 68/a’da ise ticari ilişkilerde sıkça kullanılan belgeler (örneğin fatura, irsaliye) ile itirazın kaldırılması mümkündür.

Sonuçları

İcra mahkemesi, alacaklının talebini yerinde görürse:

  • Borçlunun itirazı kaldırılır,
  • Takip kesinleşir,
  • Borçlu, haksız itiraz etmişse alacaklı lehine %20 icra inkâr tazminatına hükmedilir,
  • Borçlu, itirazının geçerli olduğunu ileri sürmek istiyorsa menfi tespit davası açabilir.

Alacak Davası Açılması

Borçlunun itirazı üzerine alacaklı, takipten bağımsız olarak genel mahkemede alacak davası da açabilir. Bu durumda takip durmuş olur, ancak dava sonucuna göre yeniden takip yapılabilir.

Alacak davasında ispat yükü, genel kurallar çerçevesinde alacaklıya aittir. Mahkeme, borcun varlığını kabul ederse alacaklının takibe devam etmesine olanak tanır.

Alacak Davası Açılması

İtirazın Hükümden Düşürülmesinin Sonuçları

Alacaklının giriştiği dava ya da başvuru sonucunda borçlunun itirazı ortadan kaldırılırsa:

  • Takip kaldığı yerden devam eder,
  • Alacaklı, haciz talebinde bulunabilir,
  • Borçlu mal beyanında bulunmak zorundadır,
  • İtirazın haksız olması durumunda borçlu, icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilir,
  • Gecikmeden doğan faiz ve masraflardan da sorumlu olur.

Bu sonuçlar, borçluyu daha temkinli itiraz etmeye zorlayan mekanizmalardır. Zira keyfî itiraz hem takibin gecikmesine hem de ek yaptırımlara yol açar.

Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirme

Yargıtay 12. HD, E. 2019/9812, K. 2020/2763, T. 03.03.2020:

“Borçlunun itirazı, alacaklının alacaklı sıfatını ve borcun varlığını ispatlayacak belgelerle çürütülebiliyorsa, icra mahkemesince itirazın kaldırılmasına karar verilir.” Bu karar, itirazın kaldırılmasında ispat gücünün önemine dikkat çekmektedir.

Yargıtay 8. HD, E. 2021/4931, K. 2022/1045, T. 02.02.2022:

“Alacaklı tarafından ödeme emrine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında borcun ispat edilememesi halinde dava reddedilir ve borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmez.” Bu karar ise alacaklının delil sunma yükümlülüğüne işaret etmektedir.

Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Alacaklı, itirazdan sonra hangi yolun kullanılacağına iyi karar vermelidir. Elinde belge varsa icra mahkemesi; yoksa genel mahkeme yoluna gitmelidir. Süreler çok önemlidir. 6 ay (itirazın kaldırılması) ve 1 yıl (itirazın iptali) süreleri kaçırılmamalıdır. İcra inkâr tazminatı talepleri açıkça belirtilmelidir. Takip konusu para alacağıysa, faiz türü ve oranı açıkça takip dosyasında yer almalıdır.

İcra ve İflas Hukuku’nda borçlunun ödeme emrine süresi içinde yapmış olduğu itiraz, takibi durdurur. Ancak bu itiraz, alacaklının hakkını sona erdirmez. Alacaklı, itirazı hükümden düşürmek amacıyla;

  • İtirazın iptali davası (genel mahkemelerde),
  • İtirazın kaldırılması (icra mahkemesinde),
  • Alacak davası (genel mahkemelerde); yollarından birini tercih ederek hakkını ileri sürebilir. Her bir yolun koşulları, süresi ve sonuçları farklıdır. Bu süreçte hata yapılması, alacaklının hakkını kaybetmesine veya borçlunun gereksiz tazminat ödemesiyle karşı karşıya kalmasına yol açabilir.

Bu nedenle icra takipleri sırasında itirazın hükümden düşürülmesi mekanizmaları, büyük bir dikkat ve hukuki bilgi gerektirir. Hem alacaklı hem de borçlu vekillerinin süreci iyi değerlendirmesi, zamanında ve doğru başvuru yapmaları, tarafların menfaatlerini korumada hayati rol oynamaktadır.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Servet DEMİR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu